13 Eyl 2013

yaz sevgililerim

sevgili derken kitaplarımı kastediyoruuuum. sevgilim olsa bu kadar severim heralde onları. bakalım kimmişler..

nankör deyip durduğunuz o kedilerin gerekli sevgi ve güven verildiğinde ne kadar da muhteşem canlılar olduğunu bana bilmem kaç milyonuncu kez kanıtlayan güzel kitap.







orjinal  kapak tasarımı daha şirin olduğu için bunları koydum. ilginç konulu ve oldukça komik bi kitaptı. şu sıralar sürekli yazılan bilim kurgu veya cinayet -ki çok severim- konusunda değil bir ailenin ilginç hikayesi anlatılıyor.






çooook ilginç bi hapishane hikayesi. bu hapishane canlı ve içinde yüzlerce diyar var. peki ya mahkumlar?



aklından bir sayı tut ve gözlerini sımsıkı kapat ikilemesinin devamı, şeytanı uyandırma. dedektif gurney yine harika bi iş çıkarmış. mesela 1.sine göre 2.sini hiç beğenmemiştim ama bu da 1nin tadından bi devam olmuş. kesinlikle tavsiye ederim.


dönüşüm serisinin 5. kitabı. yine nefes almadan okudum. o kadar heyecanlı, muhteşem ve sürükleyici. kedi adamları bu kadar seviceğimi düşünmezdim. yoo içinde kedilik var aslında, her türlü severim :)
ama size yüzde yüz garanti veriyorum, bu seriye bayılıcaksınız!


sırf yabancı bi yazarın türkçe isimli bi kitap yazması ilgimi çektiği için almıştım. biraz sıkıcı ama ilginç bi kitap. paulo coelho reenkarnasyon yolculuğunu anlatıyor. bir trende yayıncısı, yeni tanıştığı türk kızı Hilal ve Yao ile Rusya'yı baştan sona geçerken..


kitabın adından belli çocuk eroine bulaşıcak kızım! ama yine de kendime "yaa lütfen almasın, hayır hayır içme o pisliği!!!" demeden duramadım okurken. güzel ve buruk bi hikaye.




eveet bunlar da bi hafta içinde gelicek olan sevgililerim..
testlerim yüzünden onları biraz geciktiricek olsam da elbet benim olucaklar!!

son bi şey, şu anki sevgilimse tess gerritsen'in cerrahının devamı çırak..böyle en sevdiğimden kanlı, gerilimli..:)


1 Ağu 2013

eBay alışverişi

merhaba arkadaşlaar. eBayi bilirsiniz heralde, uluslararası bi alışveriş sitesi. ne ararsanız var yani. mesela we heart it'te bi toka görüyorum gidiyorum yazıyorum arama kutusuna, hoop karşıma çıkıyo.
derken ben kendimi kaptırdım yine bissürü şey almışım. hadi beraber bakalım, hasret gidereyim ben de daha bir ay falan var gelmelerine :(


yalnızca 1 dolara bu bebeklere sahip olabilirsiniz





















15 Tem 2013

"trust your own hand-writing"

taze taze yazıyim unutmadan. memento(akıl defteri)yu izledim az önce. izler izlemez arkadaşıma attığım mesaj şu oldu: "ÇOK FENA Bİ FİLMDİ"
cidden öyleydi ama. bi kere film 15er dakikalık aralarla geri gidiyo, başrol adamımızın beyninde gezintiye çıkmış gibi yani. konu klişe ama kurgu çok değişik. zaten tam anlamıyosunuz bitirince ben de o yüzden nette yorumlara, sözlüklere falan bakıyim dedim, hemen herkes en az iki kere izlenmesini tavsiye ediyo, o yüzden bi kaç hafta sonra tekrar izlemeyi düşünüyorum. izlerken, sürekli unutmayı, hiç bir yeni anıyı saklayamadığınızı, her defasında hayata sıfırdan başlıyomuş gibi olmanın nasıl bi duygu olabileceğini ve en kötüsü de her şeyden şüphe duymanın çaresizliğini düşünüyosunuz. yani anlayacağınız psikolojik bi dram filmi. düşünmeye ihtiyacı olanlar izlesin.

sözlüklerde rastladığım ve yüzde yüz katıldığım yorumlardan bazıları;
(yorumları görmek için biraz uğraşın, bu da benim size hediyem)
insana "ben de böyle olsam acaba delirirmiydim" sorusunu sorduran film. izledikten sonra gerekli gereksiz her şeyi not alma hastalığına sebep olabilir.

ilk izlemeye başladığımda hakkında hiçbir fikrim olmayan ve 20 dakika sonra "noluyo lan bidakka" diyerek cd yi baştan açıp izlemeye başladığım, göt eden sonlar kategorisine dahil klasik adayı film...


sınav döneminde değil de boş vakit miktarının tavana vurduğu bir zamanda seyredilmesi gereken film. aksi taktirde sınavlar nedeniyle zaten allak bullak olan beyninizi temelli karıştırarak beyin amcıklamasına neden olabilir.


yorumları okumaya devam ettim ve filmden hiç bir şey anlamadığımı fark ettim. o yüzden bi kaç hafta sonra falan değil bu hafta içinde bi kaç kere izlicem.
benim beynim yandı ya, görüşürüz.






14 May 2013

all i want for my birthday is a big booty hoe!

şu sıralar o kadar dengesizim ki ben bile kendimi anlayamıyorum. bi gün hayattan nefret ediyorum, her şeyin bok gibi gittiğini düşünüyorum, ertesi gün -ki bu bazen aynı gün içinde bile olabiliyo- yaşam sevinciyle doluyorum, her şey toz pembe görünüyo falan. bi yandan çok çalışmam gerektiğinin farkındayım bi yandan da canım hiç bi şey yapmak istemiyo. şu an için düzgün giden tek şey diyetim. 5 kilo verdim 6ya doğru gidiyorum, hadi bakalım aferin banaaa :D
diyet tabi tüm kadınların hayatlarında en az bi kere yaptığı bi şeydir. bi kere diyete pazartesi başlanır, pazartesiden önceki o haftasonu tıka basa yemek yenilir, hani bi daha hiç yenmicek ya ;) halbuki o haftanın cuması hemen herkes nefsine yenik düşer ve çikolatalara saldırııııır, mmm nasıl da canım çekti ama HAYIR ASLA BOZMUYORUM. böyle diyorum ama geçen pazar günü ben de birazcık bozmuş olabilirim :( ama anneler günüydü ve bir aydır hiç bi şekilde bozmamıştııııım, küçük bi kaçamak yapıyım dedim. kaldı ki burnumdan geldi kusuyodum nerdeyse. midem küçülmüş de biraz :)))))
bir an önce cuma gününün gelmesini istiyorumm, çünkü öğleden sonraki iki dersimiz beden ve beeen yağlı boyama devam ediceeem. resim yapmayı çok seviyorum yaa. modayı da çok seviyorum. hatta bazen moda danışmanı falan mı olsam diye düşünmüyor değilim. ama cerrahlık apayrı oluuum. kanlar, organlar falan, çok ilgimi çekiyo. hemen öyle garip garip bakmayın canıım, herkesin ilgi alanı farklı, benimki de bu. sonuçta her cerrah biraz delidir-diye bi söz vardı bi aralar böyle miydi?-
ay demin zehir'e başladım (kitap olan). ilk sayfadan böyle bi ürperdim. hoş bi şeye benziyo. arkasında da şöyle yazıyo zaten ürpermemek elde değil: KABUS GÖRMEYECEKSİNİZ...ÇÜNKÜ UYUYAMAYACAKSINIZ. hmmm gel de korkma.
aslında tüm istediğim şurda oturup okumak istediğim
tüm kitapları bitirmek..
kitaplar muhteşem değil miiiiiii, ben mesela az önce kitapla bi eve gittim, yerde ıslak bi çuval buldum, içinden et parçaları çıktı. şimdi de geldim bunları yazıyorum. ahahhah korkmayın yaa :D
geçen gün aslı, teyzemde kalmıştı. teyzem de bizim gibi böyle çok fantastik kitaplar okuyo sürekli. ertesi gün ben aslılara bi gittim, iki koca poşet dolusu kitap almış teyzemden :D dedim ben de istiyoruuuuuuum -üstelik evde çok daha fazlası var henüz okumadığım- ama kitaplar böyle yani doyamazsınız okudukça. KLİŞE UYARISI!!!---> onlarla bambaşka dünyalara gidiyo insan, bambaşka insanlarla tanışıyo, bambaşka yerler geziyo. bazıları tamamen yazarın hayal dünyası ve siz ona ortak oluyosunuz. bazen son derece gerçek olan bu hayal dünyasından çıkmak bile istemiyosunuz. bazen de kendinizi görüyosunuz kitapta. sizinle aynı şeyleri yapan, düşünen, hisseden birilerinin olduğunu, yalnız olmadığınızı hissediyosunuz. güzel şeyler yani kitaplar..

neyse bu kadar gevezelik yeter. gidiyim de biraz ders çalışayım. hadi öptüm okurcum. (DİZİ İZLEDİ)

23 Şub 2013

6'lı doughnut

güzel bi filmden çıkıp da sıkıcı ve monoton hayatınıza döndüğünüzdeki o iğrenç his var ya, baya oldu film biteli ama ben hala etkisi altındayım. hangi film derseniz, kelebeğin rüyası. çok muhteşemdi diyemicem ama izlenmesi gereken bi film, görülmeli yani. özellikle şiirler harika. izlerken benim de şair olan tarafım depreşti -küçükken. çok küçükken yazardım da saçma sapan- aklıma şu satırlar geldi;
bazen bi düğüm takılır boğazımıza
ne kadar yutkunursak yutkunalım gitmez ordan
belki gece uyuyunca geçer
belki de bi hafta, bi ay sonra
kim bilir
belki de "ölüm bizi ayırana dek"


11 Oca 2013

alışveriş taktikleri :)

ben buraya çok alıştım. bi kaç gün yazmasam hemen eksikliğini hissediyorum. o kadar ki geçen ingilizce sınavında writing bölümünde burdan bahsettim. "başlarda çok bi' şey beklemiyordum." demicem çünkü çok hevesliydim. "hıaaaa blooooog yazıyom beeeeeenn" diye dolanıyordum öyle ortalıkta. herkese zorla okutmalar falan. neyse allaha şükür ben söylemeden okuyan bi' kaç kişi var artık. alıştırdım çünkü. "söylemeden" derken de yanlış anlamayın, "ben blog yazdım :)))" diyerek gözlerimi kırpıştırıyorum, o yani..
normalde günlüğüme 2 ayda bir yazarım ama burası bi' değişik arkadaş. klavye tuşları mı enteresan geliyor, resimli mesimli yapabiliyoruz ondan mı bilmiyorum ama baya blogger oldum yani.
neyse en son yazımı okudum da bana bi' yazma isteği geldi tekrar. biz bayanlar alışverişte bambaşka biri oluruz, bilen bilir. mesela başka birinin elindeki bi' şeyi beğendik diyelim mağazada "belki bırakır" umuduyla kırk saat peşinde dolanırız. çok daha cesurlarımız gider "o senin tenine, saçına hiç uymadı biliyo musuaaağn. esmerlere gitmiyor bu reenk, benim gibi kumral olman lazıaam" der, kavgacı tiplerimiz hemen spartacus'a döndürür ortalığı; "o beniiiiiiiiaaaaaaaammmm!!!" gibi diyaloglara herkes en az bir defa şahit olmuştur. bi' de beğenip de alamadığımız bir şeyi saklama olayı var. mesela atıyorum bi' bluzu çok beğendiniz, bayıldınız, muhteşem bi'şey, şu ana kadar gördüklerinizin en iyisi, kesinlikle gardırobunuzda olması gereken bi' şey. ama kredi kartınız evde kalmıştır, limiti dolmuştur, nakitiniz de yoktur, bi' şey olur yani alamazsınız o bluzu. bırakıp gitmeye de gönlünüz razı olmaz başkası alır diye. saklarsınız, bi' köşeye tıkıştırırsınız falan. ne yani yapmadık mı hiçbirimiz? hadiii itiraf ediin ;)
bir de kıyafetin son kalan bedeninin olmaması, küçük gelmesi gibi her kadının korktuğu bir durum var ki düşmanımın başına gelmesin o derece iğrenç, pislik, kafa yedirten bir durum. böyle zamanlarda ya malı kötüleyeceksiniz ya da zor bela karnınızı sırtınıza yapıştırıp bi' şekilde olduracaksınız o kıyafeti. başka yolu yok çünkü.
ben bi' de şunu anlamıyorum. outlet mağazaların hepsinde mi tüm kıyafetler 34 bedene kadar olur ya. abi indirimi sadece kusup kusup zayıflayanlar için falan mı yapıyorsunuz nedir? bu ülkenin kilo ortalaması ortada, bu durumda ne siz satabiliyorsunuz ne de biz alabiliyoruz. yapın şöyle en yüksek bedene kadar siz de bayram edin biz de. ohhh ne güzel işte ya.
alışveriş dedim de yarın bi' alışverişe mı çıksam ya. pantolon, çanta, bot, pantolon, pantolon, ve pantolon almam lazım. ben bi' internetten bakayım. hadi herkese iyi akşamlaar.